Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Kuyucaklı Yusuf Kaymakam Salâhattin Bey’in önce oğlu, sonra damadı olan ve eli kalem tutmayan Yusuf’u Kaymakamlığa tahrirat katibi olarak tayin ettiği ilk günün sonu gelmiş, birlikte dönecekleri evlerinin yolu tutulmuştu. Bey, kendi kendine söyleniyormuş edasıyla, geçerliliği belki hiçbir çağda değişmeyecek şu cümleleri kurdu: “Bu iş sana göre değil, ama ne yapalım? Biliyorum, canın sıkılacak ama insan yavaş yavaş alışır. Gördün ya, kimsenin bir iş yaptığı yok. Mesele o odanın içinde beş on saat oturuvermekte... Öyle ya, herhalde böyle boş oturmanın da bir hikmeti var. Bir bakarsın, hükümetteki işlerin hepsini eli kalem tutan iki kişi bile çevirir dersin. Lakin o kalabalık olmasa âlem birbirine girer. Mesele memurların yaptığı işte değil, onların mevcut olmasında. Şimdi sen o tozlu odada oturdukça kendi kendine: “Benim burada ne lüzumum var?” diyeceksin. Yanlış!... Mademki sen bir kere hükümet kapısından içeri adımını attın, artık lüzumlusun. Sen olmasan muhakkak bir yerde bir aksa